Bitkisel özellikleri: Anason (2n = 20), tek yıllık ve otsu yapıda bir aromatik bitkidir.
Anasonun zayıf yapılı bir kök sistemi, 30-60 cm kadar boylanabilen bir gövde yapısı, 3 parçalı ve kenarları derin dişli yapraları vardır. Bir anason bitkisinde 5-15 arasında dal ve dalların ucunda şemsiye şeklinde Çiçek kümeleri meydana gelir.
Her bir kümede 8-15 arasında beyaz renkte çiçekler bulunur. Anason çiçeği 5 taç yaprak, 5 erkek organ ve 1 adet dişi organa sahiptir. 1000 adet anason meyvesi 2-3 g kadardr. Her bir meyve iki parçadan (karpelden) olusur. Uçucu yaglar meyvenin şizogenik yağ kanallarında depolanır.
Ticari olarak kullanılan organı: Meyve (Fructus Anisi).
Faydalanıldığı etkin
maddeleri:
Terpen(oit)ler ve sabit yağlar.
Uçucu yag oranı: Meyvelerinde %1,5-5,0
(Ph.Eur, >%2 olmalıdır).
Temel uçucu yağ bileşeni: Trans-anetol (>%95).
Sabit yağ oranı: Meyvelerinde %25-30.
Temel yağ asidi: Petroselinik asit (%50-
70).
Tıbbi değeri ve ticari kullanım alanları:
Alkollü içki, baharat, herbal çay, bal, ilaç, parfüm, kozmetik vd. Anason meyveleri çay olarak içildiğinde; soğuk algınlığına ve gaz sancılarına iyi gelir; sakinleştirici ve yatıştırıcı etkide bulunur; sütannelerinin laktasyon süresini uzatır. Anason uçucu yağının yaprak biti, kırmızı örümcek, beyaz sinek ve depo zararlılarına karşı repel-lent (kaçırıcı) etkisi vardir. Damıtık bir alkollü içki olan rakının kalitesini belirleyen temel unsur anason uçucu yapının bileşenleridir. Uçucu yağında trans-anetol oranı arttıkça ticari değeri de artar.
Türk Gıda Kodeksi Baharat Tebliğine (Teblig No: 2013/12) göre; anason meyvelerinde yabancı madde en fazla %3, rutubet en çok %10, kuru maddede toplam kül en çok %9, %10`luk HCIde çözünemeyen kül en çok %1,5 ve uçucu yağ miktarı en az %1,5 olmalıdır.
Ekolojik isteği: Anason, dünyada denizel ile karasal karakterli iklimler arasındaki geçiş tipi iklimlerin etkili olduğu bölgelere (Göller yöresi gibi bir nevi yayla özelliği gösteren yerlere) çok iyi uyum sağlamıştır. Çıkıştan çiçeklenme devresine kadar serin ve yağışlı , çiçeklenmeden olgunlaşma devresine kadar güneşli, sıcak ve kuru havalardan hoşlanır. Türkiye`de anason üretiminin üçte birini gerçekleştiren Burdur`da, bilhassa Yeşilova başta olmak üzere kuzey-güney yönünde uzanan bölge asil üretim üstüdür. Bu bölgenin anason üretim vadisi olmasında, kuşkusuz yöreye özgü iklim özelliklerinin etkisi büyüktür.
Batı Akdeniz`in kıyı kesimi ile Ege ve iç Anadolu Bölgeleri arasında geçiş özelliği taşıyan yöre, anason tarimi için ideal ekolojik koşullar taşır. 750-1250 m rakımlı anason vadisinde vejetasyon dönemi olan mart, nisan, mayıs, haziran ve temmuz aylarında aylık ortalama sıcaklıklar sırasıyla 5, 10, 15, 20 ve 25 °C, aylık ortalama yağışlar sırasıyla 40, 30, 30, 20 ve 10 n ve aylık ortalama bağış nem sırasıyla % 60, 55, 50 ve 45`tir. Anason, olgunlaşma devresinde (temmuz sonu-ağustos ortası) yağıştan ve yüksek nemden olumsuz yönde etkilenir. Yağışlar, tohumlarında uçucu yağ ve renk kalitesinin bozulmasına neden olur. Bu nedenle, denizle etkilere açık olan, düşük rakımlı kıyı kesimleri kaliteli anason tarımı için uygun değildir.
Çoğaltım Yöntemi:
Anasonun çoğaltım materyali meyvesidir (tohumudur). Tohumluk olarak kullanılacak anason meyvelerinde saflık oranı en az %90 ve çimlenme oranı %70’in üzerinde olmalıdır. Ülkemizde tescil ettirilmiş 3 adet anason çeşidi bulunmaktadır: Yeni 37, Ege 53 ve Altın 8. Ancak yaygın olarak İzmir (Çeşme), Muğla, Denizli ve Burdur gibi yetiştirildiği yöre isimleriyle anılan yerel çeşitlerin üretimi yapılmaktadır.
Anason Yetiştiriciliği:
Anason, Türkiye’de Ege, Batı Akdeniz ve Orta Anadolu Bölgeleri’nin doğal yağışlarla beslenen kuru tarım alanlarında yetiştirilmektedir. Mart ve nisan aylarında toprak hazırlığı yapıldıktan sonra, mibzerle 2–3 cm derinlikte ve 20–30 cm aralıklarla, dekara 1–2 kg tohumluk düşecek şekilde sıraya ekilir.
Biyolojik ve kimyasal kökenli azotlu gübreler, anason verimi ve kalitesini artırır (Awad vd., 2005). Bu nedenle, anason tarlası ekimi sırasında dekara 2–4 kg N, 5–8 kg P₂O₅ ve gerekli ise 8–10 kg K₂O düşecek şekilde gübreleme yapılmalıdır.
Yabancı otlar; kültürel ve mekanik yöntemlerle ya da kimyasal olarak, fluazifop ve linuron gibi aktif maddeleri taşıyan herbisitlerle kontrol altına alınabilir. Anason üretimi yapılan tarlalar, doğal yağışlarla beslenen kuru tarım alanları olduğundan, bahar ayları normalin üzerinde kurak ve sıcak geçiyorsa sulama yapılmalıdır.
Hastalıklar ve Zararlılar:
Anason bitkisinin en önemli hastalıkları; pas (Puccinia pimpinellae), mildiyö (Plasmopara nivea), çökerten (Macrophomina phaseoli) ve Passalora malkoffii’dir. En önemli zararlısı anason güvesi (Depressaria daucivorella)`dır. Sayılan bu hastalık ve zararlılarla mücadele etmek için münavebe uygulanmalı, sertifikalı tohumluk kullanılmalı, tohumluk ilaçlaması yapılmalıdır.
Hasat ve Harman
Anason, ekimden yaklaşık 4–5 ay sonra hasat olgunluğuna gelir. Hasat; şemsiye şeklindeki meyve topluluklarının koyulaşmaya başladığı, ancak henüz tam olgunlaşmadığı bir devrede, temmuz veya ağustos aylarında bitkiler yolunarak veya biçilerek yapılır. Hasat edilen bitkiler demetler hâlinde önce tarlada kurutulur, sonra biçerdövere veya harman makinesine verilerek harman edilir. Anason meyvelerinin depolanabilmesi için nem oranı en fazla %10 olmalıdır.
Türkiye’de yaygın olarak tarımının yapıldığı Ege ve Batı Akdeniz’de, anasonun meyve verimi ekolojik koşullara ve kültürel uygulamalara bağlı olarak dekarda 50–150 kg arasında değişmektedir.
Damıtma ve Ekstraksiyon
Anason meyveleri, buhar distilasyonu ile damıtılarak anason uçucu yağı elde edilir. Küçük meyveli anason çeşitleri, büyük meyveli olanlara göre daha fazla uçucu yağ içerir. Ege anasonlarında %1,8–2,9 arasında uçucu yağ ve %95,8–97,1 arasında trans-anetol saptanmıştır (Kaya, 1990).
Rakı üretiminde kullanılan temel ürünler; kuru/yaş üzüm, melas kökenli etil alkol, anason, şeker ve sudur. Türk rakısının karakteristik kokusu, anason uçucu yağının temel bileşeni olan trans-anetolden kaynaklanır. Yüksek kalitede bir rakının litresinde en az 800 mg trans-anetol olması gerekir.
Anason meyveleri damıtıldıktan sonra yan ürün olarak elde edilen posada %25–30 arasında sabit yağ bulunur. Anason sabit yağı, %50–70 oranında tekli doymamış bir yağ asidi olan petroselenik asit (C18:1 cis-6) içerir (Keskin ve Baydar, 2016).