Familyası: Lamiaceae
Cinsleri:
Thymus, Origanum, Satureja, Thymbra.
Türkiye florasında tür sayısı: Thymus (40 tür), Origanum (22 tür), Satureja (18 tür), Thymbra (3 tür) ve Coridothymus (1 tür).
Türkiye’de yaygın kültür türleri: İzmir kekiği (Origanum onites L.) ve İstanbul kekiği (O. vulgare L. ssp. hirtum (Link.) Lets.)
Dünyada ticari değeri yüksek olan türler:
Bahçe kekiği (Thymus vulgaris ve T. serpyllum), Limon kekiği (Thymus x citriodorus), İspanyol kekiği (Thymus zygis ve T. capitatus), Yabani marjoram (Origanum vulgare), Yunan kekiği (Origanum heracleoticum), Meksika kekiği (Lippia graveolens), Suriye kekiği (Origanum syriacum), Türk kekiği (Origanum onites, O. minutiflorum ve O. vulgare ssp. hirtum), Tatlı kekik (Origanum majorana), Yaz zahteri (Satureja hortensis), Kış zahteri (Satureja montana) ve Karabaş kekik (Thymbra spicata) ticari değeri yüksek olan kekik türleridir.
Bitkisel özelliği:
Kekik, çalımsı formda çok yıllık bir tıbbi ve aromatik bitkidir.
Ticari olarak kullanılan organı:
Yaprak (Folia Thymi, Origani, Saturejae ve Thymbrae).
Faydalanılan etkin maddeleri:
Terpen(oit)ler ve fenolikler.
Uçucu yağ oranı:
%0,5–10 (kuru yaprakta en az %1 olmalıdır).
Temel uçucu yağ bileşenleri:
Karvakrol ve timol.
Tıbbi değeri ve kullanım alanları:
Baharat, herbal çay, ilaç, kozmetik vb. Kekik olarak tanımlanan ve bu amaçla kullanılan pek çok tür vardır. Ancak uçucu yağında karvakrol/timol uçucu yağ bileşenleri bulunan türler “Kekik” olarak kabul edilir. Kekizin taze olarak tüm toprak üstü organları kullanılır ise de drog ve baharat olarak en fazla yapraklarından faydalanılır.
Kuru kekik yaprağının %40’ı lif, %27’si karbonhidrat, %9’u protein, %8’i kül ve %7’si yağdır. 100 gramı 288 kcal enerji verir. Kekik yapraklarından buhar distilasyonu ile %0,5–8,0 arasında uçucu yağ elde edilir.
Türk Gıda Kodeksi Baharat Tebliği’ne (Tebliğ No: 2013/12) göre; kekik yapraklarında yabancı madde en fazla %2, rutubet en çok %10, kuru maddede toplam kül en çok %12, %10’luk HCl’de çözünemeyen kül en çok %2 ve uçucu yağ miktarı en az %1 (thyme ve savory) ve %1,5 (oregano) olmalıdır.
Origanum, Thymbra ve Satureja türü kekiklerin uçucu yağlarında karvakrol, Thymus türü kekiklerin uçucu yağında ise timol daha yüksek oranlarda bulunur. Kekik baharat olarak özellikle et yemeklerine, pizzalara, çorbalara, salatalara ve soslara katılır. Halk ilacı olarak mide ve baş ağrısına karşı faydalanılır.
Kekik yağı, yüksek orandaki karvakrol ve timol içeriği nedeniyle (bazen %90’ın üzerinde karvakrol içerir) güçlü bir antibakteriyal ve antifungal maddedir. Güçlü antimikrobiyal etkisinden dolayı özellikle üst boğaz enfeksiyonlarına ve ağız yaralarına karşı kekikten faydalanılır. Kekik yağı antioksidan olarak gıda ürünlerinin bozulmasını engellemek ve insektisit olarak bazı ambar zararlılarını, herbisit olarak bazı yabancı otları ve fümigant olarak bazı hastalıkları yok etmek için kullanılır. Kekik suyu, özellikle kanda kolesterol ve kan şekeri seviyesinin düşürülmesinde (antidiyabetik ve antikolesterolemik), sindirim ve solunum sistemi hastalıklarının tedavisinde, mide-bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. İçerdiği sitral nedeniyle limon gibi kokan kekik türlerinden (ör., Thymus sipyleus) herbal çay olarak faydalanılır.
Türkiye florasındaki kekik türleri:
Türkiye florasında yayılış gösteren kekik türleri Origanum, Thymus, Satureja, Thymbra ve Coridothymus cinslerine aittir.
Thymus cinsinin 40 türü (19’u endemik, 42 takson), Origanum cinsinin 22 türü (22’si endemik, 36 takson), Satureja cinsinin 18 türü (6’sı endemik, 18 takson), Thymbra cinsinin 3 türü (2’si endemik, 5 takson) ve Coridothymus cinsinin 1 türü yayılış gösterir (Çizelge 15.2). Bu türlerin çoğunluğu çok yıllık ve çalımsı olmakla birlikte tek yıllık ve otsu olan türler (ör., Satureja hortensis) de vardır. Kekik türleri en çok Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu florasında yayılış göstermektedir.
Anadolu’nun ticari kekik türleri:
Türkiye’de kekik olarak en fazla Origanum cinsine ait türler ekonomik olarak değerlendirilir. İzmir kekiği (O. onites), İstanbul kekiği (O. vulgare ssp. hirtum), Sütçüler kekiği (O. minutiflorum), Alanya kekiği (O. majorana, syn. O. dubium) ve Suriye kekiği (O. syriacum var. bevanii) ticari olarak büyük önem taşır (Çizelge 15.3).
Thymus cinsine ait türler:
Tür çeşitliliği bakımından Origanum cinsinden daha zengindir. Ancak Türkiye’de Thymus cinsine ait türlerin ekonomik değeri Origanum türleri kadar yüksek değildir. Türkiye’de bilinen 41 Thymus türünden çok azından (ör., T. capitatus, T. leucostomus, T. praecox var. caucasicus, T. argeus, T. sipyleus ve T. eigii) ticari olarak faydalanılır. Örneğin, Anzer (T. praecox var. caucasicus), Rize ilinin İkizdere ilçesinde 2000 m’den daha yüksek yaylalarda yayılış göstermekte, beyaz komar (Rhododendron caucasicum) ile birlikte meşhur Anzer balına tat ve koku vermektedir.
Satureja, Thymbra ve Coridothymus cinslerine ait türler:
Satureja cuneifolia, S. thymbra, S. hortensis ve S. spicigera türleri “Savory”, “Sivri kekik”, “Çorba kekiği”, “Kaya kekiği”, “Zahter” ve “Zater” olarak,
Thymbra spicata, T. sintenisii ve T. capitata türleri “Karabaş kekik”, “Karabaş otu” ve “Akzahter” olarak,
Coridothymus capitatus türü ise “Bal kekiği” ve “Kara kekik” olarak adlandırılır. Bu türler, Ege ve Akdeniz bölgelerinde çiçeklenme döneminde biçilirler, kurutulurlar ve harman edilerek yaprakları saplarından ayrılır.
İklim ve toprak isteği:
Tipik bir Akdeniz bitkisi olan kekik, sıcağa ve kurağa oldukça dayanıklıdır. Toprak seçiciliği en az olan bitkilerdendir; en sarp ve kayalık alanlarda bile başarıyla yetişir. Yabani olarak kekik bitkilerinin yetiştiği topraklar, kekik kültürünün yapıldığı topraklarla kıyaslandığında kil oranı daha düşük, kum ve organik madde oranları daha fazladır.
Üzerinde yabani kekiklerin yetiştiği toprakların organik madde kapsaması %1-10 arasında ve azot içeriği %0,1-1 arasında değişmektedir. Toprağın organik madde ve azot miktarı arttıkça kekik verimliliği de yükselmektedir. Denizli ilinde kekik üretimi yapılan kültür topraklarının fiziksel ve kimyasal özellikleri dikkate alındığında, bu tip topraklar özellikle fazla alkali, ağır kireçli ve taşlı olması nedeniyle birçok tarla bitkisinin ekonomik olarak yetiştirilmesine elverişli değildir. Ancak kekik tarımının başarıyla yapılıyor olması, kekik bitkisinin bu tip topraklarda bile kolay uyum sağladığını göstermektedir.
Kimyasal toprak analizi sonuçlarına göre Denizli ilinde kekik tarlası toprakları tuzsuz (0,15-0,64 mmhos/cm), alkali (pH 7,78-8,03), çok fazla kireçli (%64,46-71,71), organik maddesi genellikle düşük (%0,7-2,9), fosfor içeriği genellikle yeterli (10-76 ppm), potasyum içeriği yüksek (132-827 ppm), kalsiyum içeriği fazla (3730-8712 ppm) ve magnezyum içeriği düşük (52-212 ppm) derecede olan topraklardır (Baydar ve Arabacı, 2013).
Kekik yetiştiriciliği:
Yabani olarak kontrolsüz ve yoğun bir şekilde yapılan toplamalar, kekikin kültüre alınmasını zorunlu hâle getirmiştir. Türkiye genelinde kekik tarımının başladığı son 20 yılda toplam kekik üretim (kültür) alanı 20 bin hektara ve yıllık kültür kekiki üretimi 25 bin tona yaklaşmıştır. Türkiye’de başta Denizli, Manisa, Uşak, Kütahya, Aydın ve Hatay olmak üzere birçok ilde İzmir kekik (Origanum onites) ve İstanbul kekik (Origanum vulgare ssp. hirtum) kültürü yapılmaktadır. Türkiye’de kültür kekik üretim alanlarının %90’dan fazlası Denizli ilinde yer almaktadır (Bkz. Resim 14.19).
Kekik fidesi üretimi:
Kekik, her ne kadar vejetatif olarak çoğaltılabilirse de yaygın olarak tohumlarından elde edilen fidelerin tarlaya dikimi yapılarak yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ülkemizde Milli Çeşit Listesi’nde yer alan 8 adet kekik çeşidi (Ceylan, Taysi, Winter, Timo, Oğuz, Tinmaz, Başer ve Tekin) bulunmaktadır. Kekik tohumları çok küçük olduğundan (1000 tohum ağırlığı 0,05-0,5 g) direkt tarlaya tohum ekimi yapılmaz. Fide yastıklarına ekilen kekik tohumlarından fide elde edilir ve elde edilen fideler tarlaya dikilir.
Bu amaçla, açıkta veya örtü altında hazırlanan fidelik (fidelik harcı = kum + organik gübre + bahçe toprağı, 1:1:1), ince dere kumu ile karıştırılmış kekik tohumları m²’ye 1-3 g tohum düşecek şekilde serpilir. Üzerine ince bir kapak gübresi atıldıktan sonra merdane veya silindir ile bastırılır ve süzgeçli kovalarla gün aşırı sulanır. 1 da kekik plantasyonu için yaklaşık 10 m² fidelik alanı ihtiyaç vardır. Kekik fidesi üretmek amacıyla, fideliklere tohum ekimi 15 Ekim-15 Kasım tarihleri arasında yapılır. 1 m² fide yastığına ortalama 1,5 g tohum serpilir. Fidelik 50 cm yükseklikte plastik örtü ile kapatılır. Güz aylarında örtü altında fide yastıklarına ekilen tohumlardan, bahar aylarında tarlaya dikilecek büyüklükte fideler elde edilmiş olur.
Fide dikim zamanı ve yöntemi:
Kekik dikimi, kış mevsimi ılıman geçen bölgelerde (ör., Manisa ili) güz aylarında, kış mevsimi sert geçen bölgelerde (ör., Denizli ili) ise ilkbahar geç donlarından sonra yapılır.
Kekik fideleri plantuvar kullanılarak elle veya fide dikim makineleri ile dikilir. Tutma oranını artırmak için dikim sırasında fidelere mutlaka can suyu verilir. Fide dikim makinesi ile 45 cm sıra arası ve 15 cm sıra üzeri mesafe verilerek dikim yapıldığında 1 da alan için 15.000 adet fidereye ihtiyaç vardır. Arabacı (1995), İzmir kekiklerinde en yüksek kuru yaprak verimi ve uçucu yağ oranının 40-50 x 20 cm sıklıkta yetiştirilen bitkilerden elde edildiğini tespit etmiştir.
Gübreleme ve sulama:
Türkiye koşullarında kekik bitkisinin gübrelenmesi üzerinde çok sınırlı araştırma yapılmıştır.
Denizli ilinde kekik üretimi yapılan tarım topraklarının alkali, kireçli ve organik maddesinin genelde düşük olduğu, azot içeriğinin düşük, fosfor içeriğinin yeterli ve potasyum içeriğinin yüksek olduğu göz önünde bulundurularak gübreleme yapılmalıdır (Baydar ve Arabacı, 2013).
Toprak besin elementleri, hafif asit - nötr pH (6,5-7) aralıklarında kökler tarafından en etkin şekilde alınabildiğinden yüksek alkali olan kekik tarlalarının pH’sini düşürecek gübreler (ör., kükürt içeren gübreler, elementel kükürt, humik asit) tercih edilmeli; toprağın organik maddesini artırmak için 3-4 yılda bir defa güz mevsiminde dekar başına 3-4 ton kaliteli yanmış ahır gübresi atılarak karıştırılmalıdır.
Aşırı alkali ve kireçli topraklarda amonyum sülfat, triple süper fosfat ve mono amonyum fosfat gibi toprak alkaliliğini düşürmeye yardımcı olan gübreler tercih edilmelidir.
Kekik üretimi yapılan bir tarlaya, yarısı fide dikiminden önce alt gübre olarak ve diğer yarısı ilk biçimden sonra üst gübre olarak toplam 6-12 kg/da saf azot verilebilir. Menemen ekolojik koşullarında yapılan bir araştırmada, azotlu gübre dozları arttıkça drog yaprak veriminde artış olduğu, en yüksek verimin 15 kg/da azot dozunda (520 kg/da) elde edildiği açıklanmıştır (Arabacı, 1995). Aynı araştırmada, fosforlu gübrelemenin drog yaprak verimi ve uçucu yağ oranı üzerine önemli bir etkisi olmadığı saptanmıştır.
Kekik, kurağa çok dayanıklı bir bitki olduğundan sulanmadan da yetiştirilebilir. Ancak yılda birden fazla biçim yapabilmek için özellikle kurak bölgelerde her biçimden sonra sulama yapılması gerekir. Damla boruları ile sulanan kekikin yaprak verimi ve kalitesi daha yüksek olur.
Yabancı ot mücadelesi:
Denizli ili İzmir kekiki üretimi yapılan tarlalarda yapılan bir araştırmada (Sokat, 2021), geniş yapraklı yabancı otlar içinde yabancı ot yoğunluğunun en fazla Convolvulus arvensis, Tragopogon dubius, Chondrilla juncea, Carduus pycnocaphalus ve Torilis nodosa türleri; dar yapraklı yabancı otlarda ise en fazla Bromus tectorum, Poa annua, Poa trivialis, Cynodon dactylon ve Sorghum halepense türleri olduğu belirlenmiştir.
Kekik üretiminde yabancı ot kontrolü özellikle ilk tesis yılında büyük önem taşır. Denizli yöresinde kimi kekik üreticileri, yabancı otlarla mücadele etmek için etken maddesi indaziflam veya trifluralin olan herbisitler kullanmaktadır.
Oysa henüz kekik için ruhsatlandırılmış bir herbisit bulunmamaktadır. Kekik tarlasında yabancı ot kontrolü mekanik (çapalama) ve kültürel (malçlama) yöntemlerle yapılmalı, pestisit kalıntısına yol açan herbisitler kullanılmamalıdır.
Biçim zamanı ve yöntemi:
Kekik çok yıllık bir bitki olduğundan aynı kekik tarlasından uzun yıllar (bazen 10 yıldan fazla) ekonomik olarak yararlanılır. Genellikle ilk tesis yılında 1 veya bazen tek biçim, ikinci yıldan itibaren ise sulama durumuna göre yılda 2 veya 3 biçim yapılır.
Kekik bitkileri büyüme ve gelişme dönemleri ilerledikçe drog herba’da ham protein oranı azalırken ham selüloz oranı artar (Ünal vd., 2005). Bu nedenle, yüksek kalitede drog üretiminde biçim zamanı çok önemlidir. Yaprak alanının en geniş, sap oranının en düşük olduğu bir dönemde biçim yapılmalıdır.
Denizli yöresinde kuru şartlarda kekik bitkileri Temmuz ayında çiçeklenir ve bu ayın ortalarında biçilerek hasat edilir. Kekik bitkileri toprak yüzeyinin 10-15 cm yukarısından elle (orak kullanılarak) veya makine (tamburlu veya bıçaklı biçin makineleri) ile biçilir. Bazı kekik üreticileri, kekik hasadını anason, kimyon ve nohut biçiminde kullandıkları makineler ile yapmaktadır. Ancak yabancı otlar da biçildiğinden, elle yapılan hasat kadar kalite yüksek değildir.
Uçucu yağ üretimi ve kuru yaprak üretiminde, çiçeklenme başı veya en geç tam çiçeklenme dönemi en uygun biçim zamanıdır (Bayram, 1999). Yayla kekik eğer tohum bağlama ve olgunlaşma döneminde biçilerek damıtılacak olursa, elde edilen kırmızı renkteki uçucu yağında tıpta önemli bir antikanser, antihistamin ve antioksidan özellikli aktif madde olan timokinon (thymoquinone) yüksek oranda (>%5) bulunduğu tespit edilmiştir (Baydar ve Avcu, 2020).
İzmir kekik’inde en yüksek fenolik madde, en yüksek antioksidan kapasite, en yüksek rosmarinik asit, en yüksek uçucu yağ (%3,2) ve uçucu yağda en yüksek karvakrol oranı (%88,7) çiçeklenme başında tespit edilmiştir (Özkan vd., 2009).
Kurutma ve harmanlama:
Biçilen kekikin kendine has yeşil rengini kazanması ve uçucu yağ kayıplarının en düşük düzeyde olması için kurutma işlemi gölgede yapılmalıdır. Yaygın bir uygulama olarak biçilen kekikler önce demetler hâlinde iki gün kadar tarlada bırakılır ve daha sonra harmanlanacağı yerde bir hafta kadar daha kurutulur.
Kuru kekikler sopa ile dövülerek, traktörle çekilen silindir ile çiğnenerek veya harman makinelerine atılarak yaprakları saplarından ayrılır. Harman makinelerinden geçirilen kekiklerde yüksek oranda sap parçaları karışmasından ve yaprakların ağının ufalanmasından dolayı kalite düşer. Biçilerek kurutulmuş herbada çiçekli yaprak oranı %60-80 ve sap oranı %20-40 arasında değişir. Yaprak/sap Ayrımı için göz ağırlıkları farklı boyutlarda olan tel eleklerden yararlanılır.
Saplardan ayrılan kekik yapraklarının nem içeriği en fazla %12 olmalıdır. Kekik yaprakları, serin (5-7 °C) ve kuru depo koşullarında en az bir yıl kalitesinde önemli bir değişiklik olmaksızın muhafaza edilebilmektedir.
Kekik sapları çok düşük oranda uçucu yağ içerdiğinden damıtımda kullanılmaz. Kuru kekik sapları ufalandıktan sonra hayvan yemlerine karıştırılıp antibiyotik etkisinden faydalanılabileceği gibi, tarım topraklarına organik madde olarak da katılabilir.
Damıtma ve damıtma ürünleri:
Tuğlu vd. (2021) tarafından yapılan bir araştırmada, kekik için en uygun distilasyon yönteminin buhar distilasyonu ve en uygun damıtma süresinin 120 dakika olduğu tespit edilmiştir.
Serbest piyasa koşullarında, uçucu yağ içeriğinin %2’den fazla olması istenir. Denizli ilinin 900 m rakımlı Gözler kasabasının kireçli ve taşlı topraklarında üretilen kekikin uçucu yağ oranı %2,5-5,0 ve karvakrol oranı %70-80 arasında değişmektedir.
Kuru yaprakta uçucu yağ oranı %1,5-3, kuru çiçekte %3,5-6 ve kuru yaprak + çiçekte %3-4,5 arasında değişmektedir (Baydar ve Arabacı, 2013).
Kekikte yüksek uçucu yağ verimi için çiçek ve yaprak oranları olabildiğince fazla, sap oranı ise olabildiğince düşük olmalıdır. Kekik yaprağının nem içeriği ile uçucu yağ içeriği arasında ters bir ilişki vardır; yaprakta nem oranı düştükçe uçucu yağ oranı artar.
Yunanistan’da yayılış gösteren kekik (Origanum vulgare ssp. hirtum) bitkilerinin uçucu yağlarında Kuzey Bölgelerine doğru timol, Güney Bölgelerine doğru karvakrol oranı artış göstermektedir (Kokkini vd., 1997).
Kekik türleri arasında küçük yapraklı ancak yaprak alan indeksi yüksek olanların drog yaprak ve uçucu yağ verimliliği daha yüksektir. Sulu ve nemli koşullarda yetiştirilenlere kıyasla kireçli ve sıcak koşullarda yetiştirilen kekiklerin uçucu yağ oranları daha fazladır.
Kekikin damıtılması sırasında yağın altında biriken ve %0,05-0,1 arasında kekik yağı içeren aromatik su (hidrosol), kekik suyu olarak değerlendirilir. Kekik suyu yağının ana bileşeni karvakrol olup, oranı %50-95 arasında değişmektedir.
Verim ve kalite üzerine etki eden faktörler:
Kekik verimi; tür ve çeşide, iklim ve toprak koşullarına, yetiştirme tekniklerine, hasat zamanına, biçim sayısına, biçim yüksekliğine ve harmanlama şekline bağlı olarak değişir.
Denizli ilinde sulama yapılmaksızın yılda tek biçim yapılarak üretilen İzmir kekiklerinin kuru yaprak verimi ortalama 150 kg/da’dır.
Isparta ilinde sulama yapılarak yetiştirilen İzmir kekiklerinde (Baydar, 2002):
• Bir yılda üç biçim yapılarak toplam 500 kg/da kuru herba verimi, 300 kg/da kuru yaprak verimi ve %3,3 uçucu yağ oranı elde edilmiştir.
• En yüksek uçucu yağ oranı sırasıyla %3,2 ve %3,3 ile 2. ve 3. yıl ürünlerinden elde edilmiş, 4. yıldan itibaren uçucu yağ oranı azalmıştır.
• İlk biçim ürünü en yüksek (%3,4), son biçim ürünü ise en düşük (%1,1) uçucu yağ içermiştir.
• En yüksek uçucu yağ oranı %3,9 ile çiçek salkımlarında ve %3,5 ile yapraklarda tespit edilmiştir.
• Kekik yağının kalitesini ortaya koyan karvakrol oranı kuru çiçek salkımlarından elde edilen uçucu yağda %72, kuru herbadan elde edilen uçucu yağda %64 ve kuru yapraklardan elde edilen uçucu yağda %60 olarak saptanmıştır. Karvakrol oranı ileri yıllara doğru azalmış (%72’den %55’e), ileri biçim dönemlerine doğru ise artmıştır (%64’ten %72’ye). Baydar ve Arabacı (2013) tarafından Denizli ilinin Merkez ilçe, Güney, Çal ve Uzunpınar ilçelerine bağlı 800-1200 m rakımlı kasabalar ve köylerden kültür kekiginin (Origanum onites) tam çiçeklenme devresinde (Temmuz ayı) bitki ve toprak numuneleri alınmış, bazı tarımsal ve teknolojik özellikler incelenmiştir:
• Yaprak oranı %13-29, çiçek oranı %37-66 ve sap oranı %21-41 arasında değişmiştir. Yaprak oranı azaldıkça çiçek oranının arttığı, buna karşın yaprak oranı arttıkça sap oranının da arttığı tespit edilmiştir.
• Uçucu yağ oranı kuru yapraklarda %1,4-3,0, kuru çiçeklerde %3,5-4,7, yapraklar ve çiçekler bir arada damıtıldığında %3,2-4,4 arasında değişmiştir. Çiçek oranı arttıkça uçucu yağ oranı da artış göstermiştir.
• Kekik yağının en önemli uçucu yağ bileşeninin karvakrol (%71,0-94,3) olduğu, ayrıca a-pinen (%1,4-2,1), β-mirsen (%0,8-1,7), a-terpinen (%0,0-1,0), γ-terpinen (%1,5-4,8), p-simen (%1,0-2,7), linalool (%0,0-21,5), borneol (%0,0-0,6) ve timol (%0,0-3,0) olduğu tespit edilmiştir.
• Çiçek oranı daha fazla olan numunelerin uçucu yağlarında karvakrol içeriği, yaprak oranı daha fazla olan numunelerin uçucu yağlarında ise karvakrol ile birlikte diğer bileşenlerin de yüksek olduğu bulunmuştur.
• Origanum onites popülasyonları genel olarak karvakrol tipinde olmakla birlikte, timol ve hatta linalool tipinde olanlara da rastlanmıştır.
Standardizasyon: Türk Gıda Kodeksi Baharat Tebliği’ne göre kekik yapraklarında yabancı madde en çok %2, rutubet en çok %10, kuru maddede toplam kül miktarı da en çok %12, %10’luk HCl’de çözünemeyen kül en çok %2, kuru maddede uçucu yağ oranı en az %1 ve sap-dal parçacıkları en çok %10 olmalıdır. ASTA standartlarına göre ise kekikte (oregano) toplam kül içeriği en fazla %10, asitte çözünmeyen kül miktarı en fazla %2,5, rutubet en çok %10 ve uçucu yağ en az %2,0 olmalıdır. İşlenmemiş kekik yaprağı içerisinde ölü böcek sayısı en fazla 4 adet/kg olmalı, yabancı madde ve böcek parçaları ağırlık olarak %1’i geçmemelidir. Serbest piyasada ticari değeri yüksek bir kekikte; gölgede kurutularak kendine has yeşil rengi kazanmış olması, %7-12 nem içeriyor olması, yaprak içinde %3’ten fazla sap parçaları ve %0,5’ten fazla toz, toprak, böcek kalıntısı içermiyor olması, uçucu yağ içeriği en az %2,5 oranında olması ve yağında karvakrol oranı olabildiğince yüksek (>%75) olması gibi fiziksel ve kimyasal kalite kriterleri aranmaktadır.
Tağşiş: Kekik, en fazla tağşiş (katıştırma) yapılan ürünlerden birisidir. Özellikle laden (Cistus türleri), sumak (Rhus coriaria), mersin (Myrtus communis) ve zeytin (Olea europaea) yaprakları kekik yapraklarına katıştırılmaktadır. Örneğin, sumak yaprağı galik asit içerdiğinden düzenli alındığında bağırsaklara zarar vererek sağlık problemlerine neden olmaktadır. Son yıllarda ayrıca kekik işleme tesislerinden temin edilen tasnif dışı ürünler peletlenerek katıştırma yapılmaktadır. Tağşiş yapılıp yapılmadığı fiziksel, kimyasal, mikroskobik ve DNA testleri ile belirlenebilmektedir. Örneğin, katkısız İzmir kekigi yapraklarında uçucu yağ oranı %3’ün üzerinde iken, %20 tağşiş yapılanlarda %2,5’in, %35 tağşiş yapılanlarda %2’nin altına düşmektedir.
Ticari tağşiş, dünya piyasalarında Türk kekiginin kalitesine olan güveni azaltmaktadır.