Lavanta Yetiştiriciliği:
Lavanta, hem generatif (tohum) hem de vejetatif (çelik, doku kültürü) olarak çoğaltılabilen bir bitkidir. L. angustifolia x L. spica melezi olan lavandin (L. x intermedia: 2n=50) genetik olarak kısır olduğundan tohum üretemez; bu nedenle sadece vejetatif (klonal) olarak köklendirilmiş sürgün çelikleri veya kök tacından sökülen köklü sürgünlerle çoğaltılabilir. Oysa lavanta (L. angustifolia: 2n=50) fertildir; bu nedenle tohumlarıyla generatif olarak çoğaltılabilir.
Ne var ki, dormansi nedeniyle lavanta tohumlarının çimlenme oranları düşüktür. Eğer tohumlar gibberellik asit (0,5 mg/mL) ile muamele edilirse çimlenme oranı artar. Ancak yabancı döllenme nedeniyle tohumlar yüksek oranda genetik çeşitlilik gösterir. Tohumdan yetiştirilen fideler heterojen büyüme ve gelişme gösterdiği gibi daha geç ekonomik verim yaşına gelir. Sayılan bu dezavantajlar nedeniyle plantasyonlar yaygın olarak köklendirilmiş çeliklerle oluşturulur. Çeşit geliştirme ve ıslah çalışmalarında ise genetik varyasyon kaynağı olan tohumlardan yararlanılır.
Lavanta Çeliklerinin Köklendirilmesi:
Erken ilkbaharda (genellikle Mart ayında), 7,5-15 cm uzunlukta, 3-4 mm kalınlıkta ve 4-5 gözlü olarak alınan bir yıllık odunsu çelikler çok daha yüksek oranlarda adventif kök vermektedir (Kara ve Baydar, 2020). Adventif kökler, çeliğin kambiyum dokusundan meydana geldiğinden, kambiyum dokusu ne kadar kalınsa köklenme de o kadar fazla olur. Kambiyum dokusunu uyarmak için dıştan köklendirme hormonları (IBA, NAA, IAA gibi oksinler) uygulamaları olumlu sonuçlar vermektedir.
Yapılan araştırmalarda, çelikler indol-3-bütrik asit (IBA) solüsyonuna birkaç dakika süreyle daldırılıp çıkarıldığında daha fazla kök oluşumu gerçekleşmektedir. IBA’nın uygulama dozu üzerinde yapılan çalışmalarda, tür ve çeşide göre 750-4000 ppm (mg/L) arasında konsantrasyonlar önerilmektedir. Örneğin, 1 L (1000 mL) 2000 ppm (%0,2) dozda IBA sıvı çözelti hazırlamak için 2 g (2000 mg) IBA tartılarak alkolde çözündürülür ve 1 L saf suyla karıştırılır.
Köklendirme hormonlarından başka Agrobacterium rhizogenes suşlarından üretilmiş bakteriyel preparatlar da köklenme üzerine olumlu etkilerde bulunabilir. Çelikler, açık tarlada üzerine siyah polietilen naylon çekilmiş kumlu yastıklar üzerine, örtü altında kompost doldurulmuş viyollere veya perlit doldurulmuş köklendirme kaslarına 5 x 5 cm sıklıkta dikilir (Bkz. Resim 15.5). Dikimden önce çeliklerde olası mantar enfeksiyonlarının oluşumunu önlemek için fungusit (örneğin carbendazim, %2) uygulaması yapılır.
Köklendirme ortamı düzenli olarak yağmurlama veya sisleme şeklinde sulanır. İdeal köklenme sıcaklığı gündüz 23-27 °C, gece 16-21 °C ve nispi nem %80-90’dır. Dikilen çeliklerin normal şartlarda köklenmesi 3-4 hafta, dikime hazır büyüklüğe gelmesi ise 2-3 ay sürer.
Dikim olgunluğuna gelmiş köklü çelikler tüplere alınarak uygun koşullarda (örneğin yazın sera tülü çekilmiş çardak altında veya kışın örtü altında) bekletilebilir. Isparta ili Kuyucak Köyü’nde bazı lavanta üreticileri Mart ayında aldıkları çelikleri köklendirmeden, doğrudan tarlada açtıkları çukurlara dikmektedirler. Ancak ticari lavanta yetiştiriciliğinde ideal olanı köklü çelik dikimi ile plantasyon tesis etmektir.
Lavanta fidanları çelikleme yöntemiyle elde edilmekte ve “çıplak köklü” veya “tüplü fidan” olarak satışı yapılmaktadır. Lavanta fideleri ise çelikleme ile değil, tohumdan üretilmekte ve fide viyollerinde pazarlanmaktadır.
Dikim Zamanı ve Dikim Sıklığı:
Lavanta dikimi yapılacak tarla, pullukla derince sürülür, rotavatör ile kesekler ufalanır ve üzerinden merdane geçirilerek tesviye edilir. Lavanta fidanları, Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bölgelerde güz mevsiminde, karasal iklimin hüküm sürdüğü bölgelerde ise erken bahar aylarında dikilir. Dikim sıklığı; tür, çeşit, yetiştirme tekniği, iklim ve toprak koşullarına bağlı olarak değişir.
Lavender çeşitleri, lavandin çeşitlerine göre daha küçük habituslu ve daha kısa çiçek sapı oluşturur. Bu nedenle lavander fidanları daha dar, lavandin fidanları ise daha geniş aralıklarla dikilmektedir. Geniş habituslu lavandin çeşitleri 3 x 1,5 m sıklıkta (222 adet/dekar), dar habituslu lavander çeşitleri ise 140 x 35 cm sıklıkta (2040 adet/dekar) dikilir. Lavander dikim sıklığı makineli hasat işlemine uygun şekilde tasarlanmalıdır.
Özellikle ekoturizme yönelik lavandin yetiştiriciliğinde dikim sıklığı 3 x 3 m verilerek hem turistler için daha rahat gezinti ortamı oluşturulur hem de sırt yönlü sürüm yapılarak yabancı otlarla daha etkin mücadele sağlanabilir. Dikim işlemi küçük tarım arazilerinde elle tek tek, büyük tarım arazilerinde ise fide/fidan dikim makineleri ile seri halde yapılabilir.
Dikim sırasında mutlaka fideler/fidanlara can suyu verilmelidir; aksi halde tutma oranı düşmektedir. Tutmayan veya kuruyan fidelerin/fidanların yerine stokta bekletilen sağlıklı fideler/fidanlar dikilerek plantasyonda boşluk bırakılmamalıdır.
Gübreleme ve Sulama:
Lavanta bitkilerinin her 100 kg çiçek bağında topraktan 0,8 kg azot, 0,2 kg fosfor ve 0,8 kg potasyum sömürdüğü tespit edilmiştir (Polydeonny vd., 1979). Bu değerlere göre, dekara hedeflenen çiçek verimine uygun gübreleme programı yapılabilir. Örneğin, çiçek verimi 1000 kg/da olarak hedefleniyorsa lavanta tarlasına Vilda 8 kg/da kadar azot (azotun yarısı sürgün gözlerinin uyanışı Mart ayında, diğer yarısı tomurcuklanma başında), 2 kg/da kadar fosfor ve 2 kg/da potasyum (fosfor ve potasyumun tamamı güz mevsiminde veya Mart ayında azotla birlikte) uygulanmalıdır.
Isparta ekolojik koşullarında lavandin tarlasına Mart ayında uygulanan 10 kg/da saf fosfor (%42’lik TSP) çiçek verimi ve uçucu yağ oranını önemli ölçüde artırmıştır (Erbaş vd., 2017). Ancak gübre çeşidi ve miktarı mutlaka toprak analiz sonuçlarına göre belirlenmelidir.
Lavanta kuraklığa dayanıklı bir bitkidir, tesis yılı dışında genellikle sulanmaz. Ancak çok sıcak ve kurak geçen yaz aylarında damla sulama (3-4 kez) yapıldığında çiçek verimi artar. Yağmurlama sulama, bitkilerin çiçek saplarını yatırarak veya kırarak verim ve kaliteyi düşürür. Lavantanın kökleri ağır su varlığına (boğulmaya) çok hassastır, bu nedenle tava (göllendirme) sulama gibi vahşi sulama yöntemlerinden kaçınılmalıdır.
Hastalıklar ve Zararlılar:
Türkiye’de henüz lavanta üretimini ekonomik düzeyde engelleyecek bir hastalık veya zararlı etmeni tespit edilmemiştir. Ancak bazı yıllarda köklerde şapkalı mantar (Armillaria mellea) ve beyaz kök çürüklüğü (Rosellinia necatrix), toprak üstü aksamda ise Septoria lavandulae ve Ophiobolus brachyascus gibi hastalık etmenleri görülebilmektedir (Ceylan, 1996).
En önemli zararlı ise Thomasiniana lavandulae olup, larvaları gövde kabukların altında beslenerek zarar vermektedir.
Isparta ili lavanta tarlalarında bulunan böcek türlerinin tespiti amacıyla yapılan çalışmada; Cercopis vulnerata, Lepyronia coleoprata, Neophilaenus lineatus, Philaenus spumarius, Cechenotettix martini, Atrococcus achilleae, Eurydema ornatum ve Poecilimon glandifer türleri tespit edilmiştir (Metin, 2017). Lavanta üreticileriyle yapılan görüşmelerde, çekirgelerin çiçek ve yapraklara zarar verdiği ve buna yönelik kimyasal mücadele uygulandığı belirtilirken, pek çok tarımsal ürüne zarar veren yaban domuzlarının lavantaya herhangi bir zararının olmadığı bildirilmiştir.
Stolbur Fitoplazması:
Dünya ölçeğinde lavantanın en önemli hastalık ve zararlıları; cüce ağustos böceği (Hyalestes obsoletus) tarafından taşınan stolbur fitoplazması (Stolbur phytoplasma) ile Dysmicoccus multivorus ve Resseliella lavandulae gibi böceklerdir (Gaudin vd., 2011). Bu hastalık ve zararlılar Fransa’da lavanta üretimini ciddi şekilde sekteye uğratmış, bunun sonucunda 1990’lı yıllarda Bulgaristan lavanta üretiminde Fransa’yı geride bırakarak lider olmuştur (Grebenicharski, 2016).
Stolbur mikoplazmasının taşıyıcı vektörü olan cüce ağustos böceği, güz ve kış mevsimlerinde lavanta bitkilerinin köklerinde larva olarak kışlamakta; Haziran ayından itibaren toprak üstüne çıkarak yaz mevsiminde çiçekli lavanta bitkilerine stolbur etmenini yaymaktadır.
Stolbur etmeninin konukçuluğunu domates, biber, patlıcan, tütün, datura gibi Solanaceae üyeleri; sirken, horoz ibiği, tarla sarması, köy göçüren gibi yabancı otlar ile sinerelya, dahlia, yasemin, menekşe gibi süs bitkileri yapmaktadır (Fialová vd., 2009).
Stolbur etmeniyle mücadelede; stolburdan ari sertifikalı çeşitler kullanılmalı, taşıyıcı vektörlerle etkin mücadele edilmeli, konukçuluk yapan veya hastalık taşıyan bitkiler sökülüp yakılmalıdır.
Gençleştirme Budaması:
Lavanta, çok yıllık ve uzun ömürlü bir bitki olup aynı lavanta plantasyonundan uzun yıllar ekonomik ürün elde edilebilmektedir. Örneğin Isparta ilinde 1970’li yılların başında kurulmuş bazı lavandin tarlalarında hâlen üretim devam etmektedir. İngiltere’de ise lavander tarlalarının ekonomik ömrü ortalama 10-15 yıl olarak bilinmektedir.
Lavanta, dikimden sonraki üçüncü yıldan itibaren ekonomik olarak çiçek üretmeye başlar ve ilerleyen yıllarda çiçek verimi artarak devam eder. Ancak 10 yaşından itibaren bitki gövdesi odunlaşarak çiçek verimi azalmaya başlar. Bu durumda lavanta tarlası sökülerek yeniden dikim yapılır. Alternatif olarak, yaşlanarak verimi düşmüş lavantalar, gül gibi toprak seviyesinden sert budanarak gençleştirilebilir.
Bu konuda yapılan bir araştırmada (Kara vd., 2021), erken ilkbaharda (Mart ayında) toprak yüzeyinden 15 cm yukarısından yapılan sert budamanın birkaç yıl içinde lavantaların eski gücüne kavuşmasını sağladığı görülmüştür. Güz mevsiminde yapılan gençleştirme budamasında ise bitkiler soğuk ve don zararına maruz kaldığından, kışın sert ve uzun geçen bölgelerde güz mevsiminde gençleştirme budaması yapılmamalıdır.
Yabancı Otlarla Mücadele:
Lavanta uçucu yağının güçlü allelopatik etkisi nedeniyle birçok yabancı ot türünün tohumlarının çimlenmesi ve sürmesini engelleyici etkisi vardır (Karaman vd., 2014). Bu nedenle ilk tesis yılından sonra lavanta tarlalarında yabancı ot sayısı oldukça azdır.
Ancak sıra aralarında ve sıra üzerlerinde yetişen yabancı otlar ile toprak işleme aletleri yardımıyla mücadele edilmelidir. Özellikle dikimi izleyen yıllarda yabancı otlara karşı etkili bir mücadele yapılmalıdır. Bu amaçla, toprak işleme aletlerine alternatif olarak, sıra aralarına yapay (plastik örtü gibi) veya doğal (tahil sapları gibi) malç çekilebilir. Bilhassa damitma sonrasında biriken lavanta posası, doğal malç olarak veya kompostlaştırılarak organik gübre olarak kullanılabilir. Sık dikim yapmak da yabancı otları baskı altında tutmak için etkili bir kültürel uygulamadır.
Biçim işlemi: Lavanta bitkileri Haziran ayında tomurcuklanmaya ve Temmuz ayında çiçeklenmeye başlarlar. Çiçeklenme zamanı tür ve çeşide, iklim ve toprak koşullarına, rakım ve yöneye bağlı olarak değişir. Lavender çeşitleri lavandin çeşitlerine göre birkaç hafta daha erkencidir (Bkz. Resim 15.6). Lavantada biçim zamanı uçucu yağ verimi ve kalitesi üzerinde çok etkilidir. Isparta ilinde kültürü yapılan Super lavandin çeşidinde en yüksek uçucu yağ oranına çiçeklenme başında ulaşılmaktadır (Erbaş ve Baydar, 2008). Ancak ilerleyen devrelerde saplı çiçek başaklarında nem oranı azaldığından uçucu yağ verimi oransal olarak artış göstermektedir. Lavender çeşitleri hasat makineleri ile, lavandin çeşitleri ise motorlu çit biçim makineleri ile yapılmaktadır.
Kurutma işlemi: Lavantanın 20-35 cm kadar olan saplı çiçek başakları biçildikten sonra kurutulmak üzere gölge bir yere serilir veya demetler hâline getirilip asılır. Lavanta çiçekleri yere serilerek uzun süre güneş altında kurutmaya bırakıldığında kendine has rengini ve kokusunu kaybederek pazar değerini kaybeder. Bu nedenle örgü raflar üzerinde gölgede kurutulmuş lavanta çiçekleri daha kaliteli olur.
Kurutma odası veya kurutma dolabında uygulanan sıcaklık uçucu yağ kaybına neden olmamalıdır. Çünkü artan kurutma sıcaklıkları ile birlikte uçucu yağ kayıpları artmaktadır. Oda koşullarında kurutulan çiçeklerde %7,3, 60 °C’de kurutulan çiçeklerde ise %1,7 oranında uçucu yağ elde edilmiş; kurutma sıcaklığı 40 °C’den 60 °C’ye doğru arttıkça linalool oranı düzenli olarak %42,9’dan %34,1’e azalırken, linail asetat oranı düzenli olarak %26,0’dan %32,5’e yükselmiştir (Erbaş ve Baydar, 2008).
Kuru çiçek üretimi: Kuru lavanta çiçekleri fitoterapik ve aromaterapik uygulamalarda çok tercih edilen bir üründür. Dünyada kuru lavanta çiçeği üretiminde lavander çeşitleri lavandin çeşitlerine göre daha çok tercih edilmektedir. Hidcote ve Munstead gibi koyu mor çiçekli ve tatlımsı hoş kokulu lavander çeşitlerinin kuru çiçeklerinin pazar değeri, Grosso ve Super gibi grimsi mor ve daha keskin kokulu lavandin çeşitlerinin kuru çiçeklerine göre daha fazladır (Kara vd., 2019). En kaliteli lavanta kurusu, raf üzerine yüzeysel olarak yayılmış çiçek başaklarının gölgede kurutulmasıyla elde edilir. Genel olarak 5 kg taze saplı lavantadan 1 kg kuru sapsız lavandin çiçeği üretilir.
Damitma ve uçucu yağ verimi: Lavantadan uçucu yağ üretmek için kurutma şart değildir; biçildikten ve tarlada birkaç gün soldurulduktan sonra damitılabilir. Lavanta için en uygun damitma yöntemi buhar distilasyonudur. Diğer birçok Lamiaceae üyesinde olduğu gibi lavantanın da uçucu yağları, çiçek ve yaprak gibi toprak üstü organların salgı bezelerinde (glandlar) ve tüylerinde (trikomlar) toplanmıştır. Damitma sürecinde bu bezeler ve tüyler sıcaklığın ve basıncın etkisiyle patlar ve ortaya çıkan uçucu yağlar buharla sürüklenerek kondenserde yoğunlaşır. Florentin tankında biriken distilatın üst fazında lavanta yağı ve alt fazında aromatik su (hidrolat) birikir. Uçucu yağ oranı taze biçilmiş lavanta çiçeklerinde %0,25-2,5, kurutulmuş sapsız lavanta çiçeklerinde ise %2-10 arasında değişir (Kara, 2011). Kuru çiçeklerde uçucu yağ oranı saplı yaş çiçeklere göre 5 kat daha fazladır. Lavandin çeşitleri, lavander çeşitlerine göre daha yüksek uçucu yağ oranına ve verimine sahiptir. Isparta yöresinde 60-70 kg saplı yaş lavandin (var. Super) çiçeğinden su buharı distilasyonuyla 1 kg uçucu yağ elde edilmektedir (ortalama uçucu yağ oranı %1,4-1,6 ve verimi 7,5-12,5 kg/da’dır).
Fransa’da lavanta tarımı: Lavantanın Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede kültürü yapılmakla birlikte en önemli üç üretici ülke Fransa, Bulgaristan ve İspanya’dır. Fransa’da lavandin, Bulgaristan’da lavander ve İspanya’da spike lavander üretimi daha yaygındır. Fransa, 20. yüzyılın sonlarına kadar diğer lavanta üreten ülkelerin açık ara önünde yer alıyordu. Ancak Fransa’nın lavanta üretim merkezi olan Provence bölgesinde üretilen lavantaların 1970’li yıllarda cüce ağustos böceği (Hyalestes obsoletus) tarafından taşınan stolbur fitoplazması ve 1980’li yıllarda fitoplazmaya ek olarak Dysmicoccus multivorus ve Resseliella lavandulae zararlıları nedeniyle neredeyse yarısı sökülmek zorunda kalmıştır (Gaudin vd., 2011). 1990’lı yıllarda bahsedilen hastalık ve zararlılar kısmen kontrol altına alınarak ülkede lavanta üretimi daha stabil bir seyir izlemeye başlamıştır. Fransa’da 16 bin ha lavandin (L. intermedia) ve 4 bin ha lavander (L. angustifolia) olmak üzere toplam 20 bin ha alanda (%10’u organik) lavanta tarımı yapılmakta, buhar distilasyonu tekniği ile yılda 1.500 ton kadar lavandin yağı ve 80 ton kadar lavander yağı üretilmektedir (Grebenicharski, 2016). Fransa’da Grosso, Abriali, Super, Duch, Seal ve Provence gibi lavandin; Hidcote, Munstead, Vera, Jean Davis ve Royal Purple gibi lavander çeşitlerinin kültürü yapılmaktadır.
Bulgaristan’da lavanta tarımı: 20. yüzyılın başlarında lavanta tarımına başlayan Bulgaristan’ın günümüzde Orta ve Kuzey Doğu bölgelerinde %50’si organik olan toplam 7 bin ha alanda lavander (L. angustifolia) tarımı yapılmakta ve 250-350 kg/da taze saplı çiçek verimi elde edilmektedir. Ülkede buhar distilasyon yöntemiyle taze biçilmiş lavanderlerden yılda 200-250 ton kadar lavander yağı elde edilmektedir. Kazanlık Gül ve Aromatik Bitkiler Enstitüsü (IRAP) tarafından geliştirilmiş olan Sevtopolis, Yubileina, Hemus, Hebar, Drujba, Raya, Karlova gibi lavander çeşitlerinin kültürü yapılmaktadır. Bulgar çeşitleri arasında en yüksek taze çiçek verimi 755 kg/da ile Hebar, en yüksek uçucu yağ oranı %2,6 ile Raya ve en yüksek uçucu yağ verimi 17,5 L/da ile Raya ve Hebar çeşitlerinden elde edilmektedir (Çizelge 15.5). ISO 3515:2002 standardına göre lavander uçucu yağında olması gereken sınır aralıklarına büyük çoğunlukla uygunluk gösteren bu çeşitler %0,5’ten daha düşük kafur (kamfor) içermektedir (Stanev vd., 2016). Bulgar çeşitleri arasında genetik ilişkileri (filogenetik) belirlemek için SRAP markörleri kullanılmış (Zagorcheva vd., 2020), genetik olarak Karlova çeşidinin Raya çeşidine, Sevtopolis çeşidinin Hebar çeşidine, Yubileina çeşidinin Drujba çeşidine daha benzer olduğu, ancak Hemus çeşidinin adı geçen çeşitlere uzak akraba olduğu tespit edilmiştir (Bkz. Şekil 17.15).