(Earias insulana Boisd.)
Tanımı, yaşayışı
Vücut uzunluğu 8-10 mm, kanat açıklığı ise 20-28 mm’dir. Erginde ön
kanatlar ve baş ilkbaharda parlak yeşil, yaz sonu ve sonbaharda ise sarıdır.
Arka kanatlar ise ipek beyazıdır. Abdomen ve bacaklar beyazdır. Anten iplik
şeklinde ince olup açık kahverengi ve boğumludur. Dinlenme halinde kelebeğin
kanatları vücuda doğru çekilmiş ve çatı şeklindedir. Yumurta çapı 0,5 mm kadar,
nar meyvesi şeklinde olup üzerinde enine ve boyuna dilimler vardır. Yumurta ilk
bırakıldığında mavimtrak renkli, açılmaya yakın ise koyulaşır. Yumurtalarını
genellikle tek tek tepe sürgünlerine, taraklara, genç yapraklara ve saplarına,
çiçeklere ve sezon sonuna doğru daha çok genç kozalara bırakırlar. Ancak bamya
ve yabani bamya çiçeklerinde gruplar halinde yumurtalar görülebilir. Bir dişi
ömrü boyunca 80-200 adet yumurta bırakabilmektedir. Larvanın vücudu gri olup,
olgunlaştıkça gri-maviden kavrengine kadar renk tonlarında görülür. Üzeri sarı
noktalı, sırtta kısa diken şeklinde kıllar vardır. Baş koyu ve parlaktır. Olgun
larva 15-18 mm uzunluğundadır. Açık kahverengi olan pupa beyaz veya krem renkli
kokon içindedir. Kokon pamuk çiğitine benzer ve 12 mm boyundadır. Yumurtalardan
3-5 gün içinde genç larvalar çıkar. İlk döller genellikle genç tepe
sürgünlerinde, sonraki döllerde larvalar tarak, çiçek ve kozaları delerek içine
girer ve beslenir. Vücut dışarıda baş içeride olarak görülür. Pisliklerini
delik çevresine bırakırlar. Larva yazın 8, sonbaharda 12, kışın 40 günde olgun
hale gelmektedir. Daha sonra olgun larva kozanın brakte yaprakları, yaprak
kıvrımları veya toprak içindeki döküntüler arasında pupa olur. Pupalardan yazın
12 gün sonra kelebekler çıkar. Zararlı genellikle mevsimin son yarısında daha
çok görülür. Zararlının belli bir kışlama dönemi yoktur. Koşullara bağlı olarak
pupa, larva veya her iki dönemde kışı geçirir. Bitkilerin büyümeye başladığı
mayıs ayından itibaren kelebek uçuşları başlar. Bir dölünü 3-6 haftada
tamamlar, ülkemizde yılda 4-5 döl verir.
Zarar şekli
Dikenlikurt
sürgün, tarak, çiçek ve kozada zarar yapmaktadır. Pamuk bitkisi gelişme dönemindeyken
yumurtadan çıkan larva, tomurcuğu yiyerek beslenir. Sonra sürgünü delerek sapın
içine girer ve sap içerisinde beslenmeye devam eder. Larva olgunlaşınca pupa
olmak üzere en son beslendiği yerden delik açarak dışarı çıkar.
Tarakta ise larvalar genel olarak tarağı tepe kısmından delerek içeri girer
ve zarar yapar. Daha ileri dönemde olan larvalar tarağı yandan da delerek
zararını yapabilir. Zarar gören taraklar dökülür. Çiçekteki zararı yok denecek
kadar az olup, asıl zararını kozada yapar. Yumurtadan yeni çıkan larvalar
genellikle kozanın alt yarısından içeri girerek pislikleri dışarı atar. Larva
henüz gelişmemiş lif ve çiğitleri de yer. Bir koza içerisinde birden fazla larva
bulunabilir. Zarara uğrayan kozalar genellikle hiç açılmaz.
Mücadelesi
Kimyasal olmayan mücadele
- Pamuk hasadından sonra pamuk sapları tarladan kaldırılmalıdır,
- Sap kesiminden sonra tarla derin sürülmelidir,
- Pamuk ekili tarla içindeki veya kenarındaki ebegümeci, yabani bamya gibi
konukçu olabilecek yabancı otlar yok edilmelidir.
- Ekim mümkün olduğu kadar erken yapılmalı, geç sulamalardan kaçınılmalı dır
ve tüysüz çeşitler tercih edilmelidir.
- Pamuk ekiminin yapıldığı tarlalarda, iç içe veya yakın yerlerde bamya yetişti
riciliği yapılmamalıdır.
- Hasattan sonra hayvan sürülerini tarlalarda otlatmak kör ve yeşil kozaların
imha edilmesi açısından fayda sağlamaktadır.
- Mart sonuna kadar yakacak amaçlı toplanan kör kozaların bitirilmesi gerekmektedir.
Kimyasal Mücadele
50 dekara kadar olan pamuk tarlası bir ünite kabul edilir. Her ünitede en
az 3 ayrı yerde 3m’lik sıra uzunluğundaki tüm bitkiler incelenerek larvalar sayılır.
Tarla sürveyinde 3 metrelik pamuk sırasında ortalama 2 larva veya 4 açılmaya
yakın yumurta bulunduğunda kimyasal mücadelesi yapılmalıdır. Kontroller en az
haftada bir kez yapılmalıdır.