Hifleri bölmeli olup, bölüm yerlerinin armut gibi şişkin olması tipiktir. Miselyum
üzerinde zamanla sklerotlar oluşur. Sklerotlar çimlenince konidioforlar ve
bunların uçlarında da renksiz konidiosporlar oluşur. Fungusun peritesyumları
yüzeysel, küre biçiminde, koyu renkli olup, ostiolleri bulunur. Askosporlar
uzun, tek hücreli, kahverengi-siyah renkli ve 40x8 µm boyutlarındadır. Etmenin
miselyumu toprakta, özellikle hasta ağaçların bulunduğu bahçelerde uzun yıllar
canlılığını sürdürür ve enfeksiyonlara neden olur. Hastalığın yayılmasında
peritesyum ve askosporların pratik önemi yoktur. Peritesyumlar çoğu zaman
oluşmaz. Hastalığın yayılmasında önemli olan miselyum, sulama suyu, sel ve
yağmur suları, toprak işlemesi ile yayılır.
Zarar Şekli ve Belirtileri
Kök çürüklüğüne yakalanmış ağaçlardaki ilk belirtisi, yapraklardaki
sararmalardır.
Yaprak sararmaları ağacın tümünde veya köklerdeki enfeksiyona bağlı olarak
ağacın bir yönünde olabilir.
Sararma ve solgunluğun yanı sıra yapraklarda küçülme de dikkati
çeker.
Zamanla yaprakların kuruyup dökülmesiyle ağaçta normalden az yaprak kalır.
Hasta ağaçlarda büyümede durgunluk ve geriye doğru ölüm söz konusudur.
Meyve verimi ve kalitesi düşer meyveler irileşmeden ve olgunlaşmadan
dökülür.
Hasta ağaçların ince kökleri esmerleşip çürür.
Kalın köklerde ve kök boğazında önceleri beyaz renkli olan miselyum
tabakası giderek koyulaşır, gri ve siyah renge dönüşür.
Kökün kabuk kısmı kaldırılınca kabuk altında ağ şeklinde beyaz miselyum
örtüsü görülür.
Hastalığa yakalanma açısından fidanlarla ağaçlar arasında farklılık yoktur,
ancak fidan ve genç ağaçlarda hastalık daha etkilidir ve böyle fidanlar elle
çekildiğinde topraktan kolayca çıkarlar.
Etmen, ağaçların kurumasına neden olduğu için ekonomik boyutta zarar
oluşturmaktadır.
Konukçu Olduğu Bitkiler
Polifag bir hastalık etmeni olan fungusun
konukçuları arasında incir, zeytin, bağ, turunçgiller, taş ve yumuşak
çekirdekli meyve ağaçları ile orman ağaçları yer almaktadır. Ayrıca hububat,
sebze ve süs bitkilerinde de zarar oluşturmaktadır.
Mücadele Yöntemleri
Kimyasal Olmayan Mücadele
Ağır ve su tutan topraklarda bahçe
kurulmamalıdır.
Toprakta fazla su birikmesine engel
olmak için bahçenin etrafına drenaj kanalları açılmalıdır. Bahçeler sel
sularından korunmalıdır.
Sulama suyu ve gübre, ağaçların kök
boğazına değil tekniğine uygun şekilde taç izdüşümüne verilmelidir.
Bulaşık bahçelerde, ilkbaharda
ağaçların kök boğazları ana köklere kadar açılarak, yaz aylarında güneş ve hava
almaları sağlanmalıdır.
Kökleri tamamen çürüyen ağaçlar,
toprakta hiç kök parçası kalmayacak şekilde sökülmeli ve yakılmalıdır.
Ağaçların söküldüğü kısımlara en az
2 yıl hiçbir meyve fidanı dikilmemelidir.
Hastalığın yeni bulaştığı ağaçlarda
ise, çürüyen kökler sağlam kısma kadar temizlenmeli, kesilen köklerin üstüne
rastlayan dallar da köklerle dengeyi sağlayacak şekilde budanmalıdır.
Kök çürüklüğünün sağlam ağaçlara
bulaşmasını önlemek amacıyla, bahçede hastalığın bulaşık olduğu kısmın etrafına
1 m derinliğinde hendek açılmalı, hendek toprağı bulaşık tarafa atılmalıdır.